Önemli Öncelikli!

Önemli Öncelikli!

Çok başarılı olabilirsiniz, adınızdan çok söz ettirebilirsiniz, ama sizi siz yapan en yakınlarınızdır.

Eğer yetenekliyseniz ve bazı alanlarda başarılı olabilme potansiyeliniz varsa, dünya sizin peşinizden koşabilir.

Aynen meyvesi olan bir ağacın insanlar, kuşlar, arılar tarafından talep görmesi, etrafında bir çok canlının dolaşması gibi... Meyve varsa misafir de çok olur. Ta ki meyve bitene değin...

Eğer tembelseniz veya çok farklı alanlarda yeteneğiniz yoksa seçim yapmanız daha kolaydır.

Birçok şey siz daha elemeden, yapamayacağınız için listeden düşmüş olur.
Bazı şeyleri öncelemek de daha kolay hale gelir o zaman.

Ama tuttuğunu her şeyde vasatın üstüne çıkabiliyorsanız, yapabilirliğiniz en azından yanınızdakilerden daha fazlaysa, işler o zaman daha zorlaşır. Bazen akrobat olmanız gerekebilir. Elinizden hiçbir şeyi düşürmeden her şeye hakkının vererek, ailenize de zaman ayırarak, kendinizi de geliştirerek yola devam etmeniz ve yaşlandığınızda memnun olarak şu dünyadan ayrılabilmeniz, önceliklerinizi sizi siz yapan değerleri unutmamanıza bağlıdır.
 
Bazen çalışmaya kendimizi o kadar kaptırırız ki ne kadar hızlı olduğumuzu anlamak için durmamız ya da hastalanmamız gerekir. Sınırlarımızı, nerede duracağımızı kendimiz belirleyemediğimizde kendimizden çalarız çoğu kez ve huzurla ölmek hayal olur yalnızca.
 
“Gerçek başarı nedir?” diye düşündüğümde evli, çalışan ve de çocukları olan bir kadınsanız, işinizde başarılı olmanız ve kariyer yapabilmeniz mi, yoksa iyi bir anne olabilmeniz mi bir türlü yanıt veremem.
 
Ev hanımı olmanın potansiyellerin köreltildiği ve komplekslerin meziyetmiş gibi sunulduğu bir alan olarak tanımlanmasına razı olamadığım gibi; çalışan kadın olmanın da  yüceltilmesini ve eş olmayı anne olmayı küsurat gibi devredilecek görevler olarak algılanmasını da alkışlayamam.

İkisinin birden ve en iyi şekilde olması da mümkün olamadığına göre, arada parçalanan kadınlar veya birinden birini (inanmadığı halde) önce seçip sonra da seçimine uygun savunmayı hazırlayan kadınlardan olmak da nevrozun hazırlayıcısı olacağından, ne yapmak lazımdır?

Kadını sosyal yaşamın içinde yok etmeye evinden ve kadınlığından koparmaya çalışan felsefeleri de kadını toptan eve adres etmeyi  ve kadının tek rolünü annelikle tanımlamaya çalışan yaklaşımları da aynı derecede eksik bulduğumu söylemem lazım.

Kadının da erkeğinde rolleri değişmiştir ve değişmektedir.  Anne babalarımızın rollerine bakarak, şimdiki zamanda rollerimizi ezberden oynayarak hayatta kalmamız en azından iyi hissederek yaşamamız mümkün görünmüyor.
 
Kadının ve erkeğin beklentileri zamanın içinde değişti. Bu değişimi toptancı bir zihniyetle kötülemek ve daima eskiye öykünerek bizim gibi düşünmeyenleri eleştirerek, bir tarafı yerin dibine sokarken diğer tarafı yücelterek çatışmaları arttırdığımızı fark etmek zorundayız.
 
Erkeğin de kadının da önceliklerini belirleyerek yeniden rollerini yapılandırması bugün yapılan pek çok tartışmadan daha anlamlı ve daha işlevseldir.

 

Erkeğin önceliği  evi ve işidir. Kadının önceliği de aynı şeklide... İşteki mecburiyetler ne olursa olsun, eş ve çocuklar mümkün olduğunca öncelenmelidir. Yapılan planlar, eş ve çocuklar öncelenerek yapılmalıdır. Bazı mecburiyetler söz konusu olduğunda ertelenebilecek olan eş ve aile, bir sonraki adımda hemen telafi edilmelidir.

Çok başarılı olabilirsiniz, adınızdan çok söz ettirebilirsiniz, ama sizi siz yapan en yakınlarınızdır. Onlar memnun değilse  ve siz onları kaybetmişseniz kazandıklarınızın da bir önemi yoktur çoğu kez.

Erkekler aileleri için çok çalıştıklarını söylerler. Bitmek bilmeyen iş toplantıları hep daha iyi bir yaşam standardı içindir. Ama bu arada çocuklarının bir daha dönüşü olmayan birçok zamanlarını da kaçırmış olurlar. İlerideki, gelecekteki daha mutlu zamanlar karşılığında şimdiki zamanlarını satmışlardır.
 
Kadının da erkeğin de kendi özellerinde oturup haytalarındaki önceliklerini yeniden belirlemeleri lazım. 

Çocuklarımız büyüyorlar ve biz onların yanında değilsek yazık... En önemli önceliğimiz onlar için önemli zamanlarda onlarla olabilmek adına kişisel hayallerimizi erteleyebilmektir. 

Bizi ayakta tutan, hayatın kendileriyle anlam kazandığı ve yaratıcımızın da ilk etapta bizi sorumlu tuttuğu en yakınlarımızdır.

Gerçek başarı, kendini, eşini, ailesini ve işini dengede tutanların, bazen büyük fırsatlara “Şimdi zamanı değil!” diyerek her daim önceliklerini en yakınlarına göre belirleyenlerin olacaktır.